Bizi mutlu eden şeylerin bir başka kişiyi mutsuz
edebileceğini düşündünüz mü hiç? Bu durumu çoğu zaman düşünürdüm ama hayat bir
kez daha bu konuda düşünmeye sevk etti bugün beni. Ne olduğunu anlatmadan önce
biraz sonbaharın bendeki etkisinden bahsetmek istiyorum sizlere.
Yılın en sevdiğim mevsimidir diyemem sonbahar için. Karar vermekte
zorlanan bir insan olduğum için mevsim geçişlerinden pek hoşlanmam. Ertesi gün
için yaptığım planların hava durumu yüzünden değişmesi pek hoşuma gitmez. (Ne
kadar da benmerkezli bir insan olduğumu anlayabilirsiniz buradan, Allah
affetsin ama öyleyim inşallah bu özelliğimi değiştirebilirim.) Havanın bulutlu
hali, gündüzlerin kısa sürmesi gibi olumsuzluklardan sonra sonbaharın sevdiğim
yönleri de var elbette. Mesela mı? Ağaçların büründüğü sarı, kırmızı,
kahverengi tonlarla oluşan mükemmel manzaralar, hafiften bir rüzgar eserken
altından geçtiğim ağaçtan üzerime süzülen yapraklar, yere dökülmüş yapraklara
basarken çıkan o ses, kuşların topluca göçe başlamasıyla oluşturdukları görsel
şölenler... Şu an aklıma gelmeyen pek çok güzel yönlerinden sadece birkaçı
bunlar sonbaharın.
Sonbaharın sanırım en sevdiğim yönü; doğadaki değişime şahit
tutup Rabbimin yoktan var ettiği gibi vardan yok etmek için sadece “Ol.”demesinin
yeterli olduğunu tefekkür etme imkanı vermesi.
Sonbahardan bahsettim tekrar yazıyı yazmama vesile olan
düşünceye döneyim. Dökülen yaprakları seyretmeyi seviyorum dedim ya hani,
sonuçta o yaprakların sürekli yerde kalması mümkün değil. İlla ki birileri
bunları temizleyecek. Peki bunları her gün ve belki de günde birden fazla kez
temizlemesi gereken insanlar mutlu mudur sonbahardan? Belki de benim üzerime
düştüğü için beni mutlu eden yaprak tanesi o işi yapan kişinin mutsuzluğuna
neden oluyordur. Belki o da mutludur sonbahardan, seviyordur işini yapmayı,
yaprakları toplamayı. Bilemem nasıl bir ruh hali içinde olduğunu ama ya mutlu
değilse? Ya benim mutluluğum o insanın mutsuzluğuna neden oluyorsa? Tüm bunların
cevaplarını bilmiyorum ama bu konuda düşündüm bugün birkaç kez.
Uzun zamandır kalemi elime alıp duygu ve düşüncelerime dair
bir şeyler karalamıyordum eski yazılarıma göre biraz uzun ve karışık bir yazı oldu; lakin hislerimi kağıda dökmenin verdiği huzurla bu yazıyı
tamamlayacağım. Yazının bir anafikri olaraksa şunu belirtmek isterim mutluluğumuzun bir başkasının
mutluluğuna neden olabileceği hakikatinin farkına varmalıyız ama
hayatı sürekli mutluluğum başkasının mutsuzluğuna neden olacak mı şüphesiyle de
yaşayamayız. Dengeyi kurmayı öğrensek ve mutluluklarımızı insanların gözlerine
sokarcasına yaşayıp onların mutsuzluğuna neden olmasak, belki hayat o zaman
daha güzel olur. Bence denemeye değer. Ya sizce?