26.11.2015

Sonbahar Düşünceleri

Bizi mutlu eden şeylerin bir başka kişiyi mutsuz edebileceğini düşündünüz mü hiç? Bu durumu çoğu zaman düşünürdüm ama hayat bir kez daha bu konuda düşünmeye sevk etti bugün beni. Ne olduğunu anlatmadan önce biraz sonbaharın bendeki etkisinden bahsetmek istiyorum sizlere.

Yılın en sevdiğim mevsimidir diyemem sonbahar için. Karar vermekte zorlanan bir insan olduğum için mevsim geçişlerinden pek hoşlanmam. Ertesi gün için yaptığım planların hava durumu yüzünden değişmesi pek hoşuma gitmez. (Ne kadar da benmerkezli bir insan olduğumu anlayabilirsiniz buradan, Allah affetsin ama öyleyim inşallah bu özelliğimi değiştirebilirim.) Havanın bulutlu hali, gündüzlerin kısa sürmesi gibi olumsuzluklardan sonra sonbaharın sevdiğim yönleri de var elbette. Mesela mı? Ağaçların büründüğü sarı, kırmızı, kahverengi tonlarla oluşan mükemmel manzaralar, hafiften bir rüzgar eserken altından geçtiğim ağaçtan üzerime süzülen yapraklar, yere dökülmüş yapraklara basarken çıkan o ses, kuşların topluca göçe başlamasıyla oluşturdukları görsel şölenler... Şu an aklıma gelmeyen pek çok güzel yönlerinden sadece birkaçı bunlar sonbaharın.

Sonbaharın sanırım en sevdiğim yönü; doğadaki değişime şahit tutup Rabbimin yoktan var ettiği gibi vardan yok etmek için sadece “Ol.”demesinin yeterli olduğunu tefekkür etme imkanı vermesi.

Sonbahardan bahsettim tekrar yazıyı yazmama vesile olan düşünceye döneyim. Dökülen yaprakları seyretmeyi seviyorum dedim ya hani, sonuçta o yaprakların sürekli yerde kalması mümkün değil. İlla ki birileri bunları temizleyecek. Peki bunları her gün ve belki de günde birden fazla kez temizlemesi gereken insanlar mutlu mudur sonbahardan? Belki de benim üzerime düştüğü için beni mutlu eden yaprak tanesi o işi yapan kişinin mutsuzluğuna neden oluyordur. Belki o da mutludur sonbahardan, seviyordur işini yapmayı, yaprakları toplamayı. Bilemem nasıl bir ruh hali içinde olduğunu ama ya mutlu değilse? Ya benim mutluluğum o insanın mutsuzluğuna neden oluyorsa? Tüm bunların cevaplarını bilmiyorum ama bu konuda düşündüm bugün birkaç kez.


Uzun zamandır kalemi elime alıp duygu ve düşüncelerime dair bir şeyler karalamıyordum eski yazılarıma göre biraz uzun ve karışık bir yazı oldu; lakin hislerimi kağıda dökmenin verdiği huzurla bu yazıyı tamamlayacağım. Yazının bir anafikri olaraksa şunu belirtmek isterim mutluluğumuzun bir başkasının mutluluğuna neden olabileceği hakikatinin farkına varmalıyız ama hayatı sürekli mutluluğum başkasının mutsuzluğuna neden olacak mı şüphesiyle de yaşayamayız. Dengeyi kurmayı öğrensek ve mutluluklarımızı insanların gözlerine sokarcasına yaşayıp onların mutsuzluğuna neden olmasak, belki hayat o zaman daha güzel olur. Bence denemeye değer. Ya sizce?