Rahmân Sûresi
Her şey değişiyor hayatta. İnsan anlamıyor değiştiğini. Çok değiştim. Ben böyle değildim. Daha hisli, daha az kafası karışık ve daha çok mutluydum. Yani herhalde öyleydim, emin değilim. Dediğim gibi; çok ama çok değiştim. Ben böyle değildim.
25.12.2015
Tefekkür
Rahmân Sûresi
21.12.2015
Feda Edilen Nesiller
Dün ikindi vakti metroaltındaki camide yedi sekiz kız çocuğunu gördüm on yaşında gibi gözüküyorlardı. İkisi aynı kıyafeti giyip başörtüsünü örtmüş olunca ikiz olduklarını sandım. Küçük meleklerle konuşup imam hatip ortaokulunda 5.sınıf öğrencisi olduklarını ve aynı zamanda hafızlık eğitimi aldıklarını öğrendim. Hocaları aralarından isteyenleri aynı kıyafet ve başörtüsü almak için getirmiş Kızılay'a. "O yaşta çocukların başını örtmesi çok saçma, özgür iradeleri yok.." gibisinden şeyler söyleyecekler lütfen uzak dursunlar. Beş altı yaşındaki çocuklar oje sürüp mini etek giymeyi isteyebilecek kadar özgürlerse on yaşındaki bir çocuk da başını örtmek isteyebilir.
O güzelleri görünce o yaştaki halimi düşündüm. Beşinci sınıftan küçük çocukların Kur'ân-ı Kerim kurslarına gitmesi için bazı cesur hocaların onları teftiş yapılamayacak erken saatte gizli gizli okuttuğu dönemde çocuktum. Annemle Kur'ân-ı Kerim okuma toplantılarına korkarak gidiyorduk, gidilen toplantılara "altın günü" süsü verildiğine, birini beklemezken kapı çaldığında korkuyla Kur'ân-ı Kerimler in saklanıp el işlerinin meydana çıkarıldığına şahit olan bir çocuktum. Dini yaşamanın gizlenerek, sanki yasak bir şey yapılıyomuş gibi korkuların hissedildiği bir dönemde çocuktum.
28 Şubat sonrası imam hatip okullarının kapatılması, Kur'ân-ı Kerim kurslarında beşinci sınıfı bitirmemiş öğrencilerin kaydedilmemesi bizim neslimizin de feda edilmesine neden olmadı mı aslında? Şimdi küçük meleklerimiz beşinci sınıfta hafızlık eğitimi alabiliyorken bizler beşinci sınıftan önce elif ba bile öğrenme imkanı bulamıyorduk yerine göre.
Büyüyüp lise çağına geldiğimizdeyse imam hatip lisesine gitmek aklımızın ucundan dahi geçmiyordu; çünkü eğer oraya gidersek iyi üniversitelerde, iyi bölümlerde okuyamazdık. 28 Şubatın yerleştirdiği dindar insanların hayattan soyutlanmasına neden olan zihniyetin yıkılması için iyi üniversitelere, iyi bölümlere gitmemiz gerekiyordu ama imam hatip mezunu olarak bunu yapamayacağımız için diğer liselere gittik.
Tüm bu anlattıklarım bizim neslimizin de bir şekilde feda edildiğini düşündürüyor bana. Başta bahsettiğim abla "Çok bedel ödendi, çok kalpler kırıldı." dedi ve ilave etti "Sizlere bakıyor ve diyorum ki ektiğimiz tohumlar boşa gitmemiş." Ben de diyorum ki bu sistem bir şekilde bizi de mağdur etmiş olsa da gelecek nesiller adına ümitliyim. Dün gördüğüm o güzel melekler bana bu ümidi verdi. Rabbim onların sayısını çoğaltsın ve bu ülkenin nesillerinin hayırlı akıbeti için çalışanların yollarını açık eylesin. Âmin.
Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için Allah razı olsun.
21.12.2015
2.12.2015
Trende 6
Doğanın dört mevsimde nasıl da farklı olduğunu aynı yolu farklı zamanlarda gidip gelerek gözlemlemeyi gerçekten çok seviyorum. Saniyelerle bile değişebiliyor hava durumu. Az önce gökkuşağı görmüşken şimdi gıpgri bulutlarla doldu gökyüzü. Ve dudaklardan dökülen "Ol deyince olduran Rabbimin şanı ne yücedir!" cümlesi..
Bugünkü yol arkadaşım "Kemal Sayar Beni Sessiz de Sevebilir misin?" Birkaç etkileyici paragrafı paylaşarak yazıma son verip sizleri saygıyla selamlıyorum.
"Ciddi zorlanma dönemleri aslında hayatta en çok öğrendiğimiz dönemlerdir, bugün ve gelecek için fener mahiyetindedirler. O yüzden 'Hak şerleri hayreyler' diyebilmemiz gerek, bazen bize ulaşan belalar, tekâmül yolculuğunda birer sıçrama tahtasıdır. Onlara basmakla daha ileriye sıçrarız."
"Araştırmalar bize gösteriyor ki ne kadar rekabetçi olursak o kadar az öğreniyor hatta öğrenmeye o kadar az ihtiyaç duyuyoruz. Yarışma endişesi bizi yapmakta olduğumuz işin neşesinden alıkoyuyor. Mütevazı insanın kendi varlığını meşru kılmak için zaferler kazanmaya ihtiyacı yoktur."
"Bugünde ol. Anda ol. Şimdi ol. Ne geçmişin hayaletlerinden kaç, ne geleceğin düşlerine sığın.
Anda ol.
Korkma, muhtaç olma. Dikkatini olduğun hale çevir. Vaktin evladı ol. Yaptığına, yediğine, duyduğuna, gördüğüne, baktığına, yaşadığına dikkat kesil.
Pür dikkat ol."
26.11.2015
Sonbahar Düşünceleri
11.10.2015
Trende 5
Gökyüzü gri bulutlarla kaplı, hava ağlamak isteyip de ağlayamayan ben gibi birkaç damla bırakıyor yeryüzüne sonra topluyor kendini.
İki gün sonrasına bitirmem gereken kitabımı okumak için elime alıyorum ama yolu izlemek daha çok işime geliyor. Bozkır sonbahar sessizliğine bürünmüş. Hâlâ yeşilliğini koruyan birkaç tarla var onları da bir dahaki gelişimde göremem herhalde.
Maviyle karışık puslu grili gökyüzü ile sarı, kahve ve yeşil yeryüzünü izlemek huzur veriyor. Ta ki Ankara'ya varınca neler olacağını düşünene kadar. Ülkemin geçirdiği zor günlerde bile kendimi düşünecek kadar bencilmişim..
Ankara'ya yaklaştıkça hava kararıyor. Ne olur kararan sadece gökyüzü olsun, gelecek günler ülkem için aydınlık ve huzurlu olsun. İnsanlar boş kavgalar uğruna can vermesin, kimse sevdiklerinin arkasından gözyaşı dökmesin...
25.05.2015
30.04.2015
Dünyanın Üç Yüzü
Yaklaşık iki yıl önce okuduğum bu eserle ilgili niye yazı yazmadım bilmiyorum. Trende göz atmak üzere kitaplardan not aldığım defteri açmasam bunu yazmak da aklıma gelmezdi yüksek ihtimalle.
Mustafa Ulusoy'un o hoş üslubu bu eserde de mevcut. Beğendiğim birkaç cümleyi not edip sizlere veda ediyorum. Güzel günler yaşamanız dileğimle.
"Kalplerimiz dargın. Kavuşuyoruz dediğimizde ayrılıklar. Hazlar acı verici. Dünya gaddar. Dünya mekkâr. Bir lezzet veriyor. Bin elem arkasından geliyor. Varsın, olsun. Bize umutsuzluk yakışmaz."
"Burada, bu dünyadaki hayatımızda hep bir eksiklik hissederiz çünkü burada sadece numuneler vardır."
"Şefkat görmeden şefkat göstermek zordur. Sevilmeden sevmenin zor olması gibi."
"Elinin üzerine bir damla yağ sıçrıyor. Kalbine sıçramış acılar veryansın ediyor içinde."
"Birisi 'Seni seviyorum.' dediğinde, aslında O'nun sende tecelli eden Cemâl, Kemâl, İhsânını seviyordur. Seni severken O'nu seviyordur aslında."
"Biliyor musun oğlum/ kızım/ karıcığım, Allah kalbime kocaman bir sevgini koymuş."
19.03.2015
"Tek Kelimelik Sözlük"
- Sonra öyle bir sustu ki, dua ettiğini anlamadı kimse, o derin sessizlikte kalbini kımıldattı. Ticaret yapar gibi istemedi rabbinden. Hatta hiç istemedi. Haliyle çaldı o yüce kapıyı. Kapı açılmadı sanarak korktu bazen. "Kapı kapanmadı ki hiç!" diye uyarıldı.
- Hüzün:"Sonu üzüntüye varan dünyevi istekler."
- "Kalbin zekatı hüzündür."
- Güvenmeye ihtiyacımız var! İnanmaya ihtiyacımız var çünkü. Şüphe gözlükleri eğip büküyor, kısatıp uzatıyor. Şüphe kuyuları zehirliyor meyvelerimizi. Şüphe nehirleri denizlere karışmıyor. Şüphe balıklarıyla lebalep ağlar. Şüphe vagonları darmadağınık. Şüphe lokomotifleri evleri sürüklüyor. Şüphe aysbergine çarpıyor gemiler. Şüphe göklerinde kapkara uçurtmalar. Şüphe yağmurlarından kaçanlara bak! Şüphe saatlerinin zembereklerinde atlar. Şüphe atları boşanan jokerler yerde. Şüphe köprüleri yıkılan bir bir: İnfilak! Şüpheden barikatlar, sakın yaklaşma!
- - Yollar hep yılana benzetilir değil mi? - Evet. -Neden? Kıvrıldıkları için mi? -Hayır. Ayrılık zehirleyebilir insanı.
- Gerçek bir adaya ihtiyacımız var. Paranın geçmediği değil hükmetmediği. Özgürlüğünü elinden alamadığı insanın. Dostun, sevgilinin yerine geçmediği. Çünkü ne ayırırsa sevdiğinden insanı, asıl sevdiği o olur.
- "Şair" kelimesi "yalancı" manasında da kullanıldı cahiliye devrinde. En güzel şiir, en yalan şiirdi.
- İnsan yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam ederken bir an gelir ki kalbinde önce bir siyah nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah katında "YALANCILAR" arasına kaydedilir.
20.01.2015
Ben Deli Değilim Siz Anormalsiniz
Mekanın kuytu bir köşesinde oturup insanları gözlemlemek çok keyifli. Ki mekan zaten çok güzel. Duvarlardaki minyatürler insanda hoş bir etki bırakıyor. "Kitap-kültür-kahve" bu mekanın en önemli özelliği; lakin kitaplığı henüz yeterli değil. İstediğim kitabı bulamamak beni üzdü.
Siparişim gelene kadar saçmalayabilirim sanırım. Neyse saçmalamaktan da sıkıldım. Ruhumu mekanda çalan müziklerle huzurlandırayım en iyisi bir süre. (15.51 20.01.2015)
12.01.2015
Âh İstanbul! Âh İncesaz!
Derinlere batıyorum çığlık çığlığa.
Huzuru arıyorum
Bir İncesaz nağmesinde.
İstanbul geliyor gözlerimin önüne
Biraz sisli bir sabah,
Haliç'e bakıyorum Pierre Loti'den.
Güzel bir düş kuruyorum
İçinde İstanbul ve tabii ki sen.
Vapurların düdükleri, martıların çığlıkları
Ve uzaklardan gelen ezan sesi...
Huzur veriyor hayali dahi.
Âh İstanbul! Âh İncesaz!
Yoruluyorum.
Bunalıyorum.
Boğuluyorum.
Ama bir tek ölmüyorum.
Dersaadet'e kavuşmanın hayaliyle
Rüyalara dalıyorum.
* İncesaz Gümüş
İncesaz Ebruli