26.03.2014

Trende 2

Bir anons: Trende sigara içmeyin. Beni alıp çocukluğuma götürüyor birden.

Eski trenler ve İstanbul'a yolculuklarımız geliyor yine aklıma. Oturmaktan sıkılınca ya da çişim gelince kalkıp iki vagon arasına gidiyorum, trenin kapısını açmış iki kocaman abi sigaralarını tüttürüyorlar, saçları sakalları birbirine karışmış. Gülümsüyorlar bana sigaradan sararmış dişlerini göstererek. Farkında olmadan ben de gülümsüyorum, ön iki dişim düşmüş oldukları için komik gözükeceğim aklıma bile gelmiyor. Abimden de kocaman olduklarına göre üniversiteli olmalılar vay be ne kadar büyükler diyorum, hiç büyümeyecek gibi hissediyorum. Yılların geçip de onların yaşına geleceğim zamana inanmak istemiyorum nedense.

Şu ana dönüyorum tekrar, annesinin elinden tutmuş en fazla dört yaşında bir kız çocuğu geçiyor yanımdan o kadar güzel ki ona bakarken farkında olmadan gülümsüyorum, o da o güzelliğine güzellik katacak bir gülümsemeyle karşılık veriyor bana. Mutlu oluyorum daha doğrusu mutluluğuma mutluluk ekleniyor, ufacık bir çocuğun gülümsemesine şahit olmak bu dünyadaki en güzel şeylerden biri olsa gerek.

Bu kez eve dönüşümü sosyal medyada reklam yapmama niyetindeyim ama yine de tren yolculuğunda buraya yazı yazmak hoşuma gitmişti geçen sefer. Yaklaşık yirmi dakika sonra bir anons daha gelecek: Dear passengers we are about to arrive at Eskişehir. Niyeyse İngilizcesini yazmak istedim.

Eve dönüyor olmak huzur veriyor.

24.03.2014

Léon & Mathilda




Mathilda: I don't wanna lose you, Léon. 
Léon: You're not going to lose me. You've given me a taste for life. I wanna be happy. Sleep in a bed, have roots. And you'll never be alone again, Mathilda. Please, go now, baby, go. Calm down, go now, go. 
Léon: I love you, Mathilda
Mathilda: i love you, too Léon.

18.03.2014

Çok zulüm işleniyor bu gezegende.*

  •          Birisinin gizini araştırmak bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          Her sınır tanımama bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          İnsanlar insanların dedikodularını yaparak onların manevi kişiliklerini öldürüyor. Bir insanın kişiliğini öldürmek bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          Birisinin hatasından başkasını sorumlu tutmak bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          Takdir edilecek bir davranışı nefsin tenkit etmesi bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          Akla kapı açmak yerine bir insanın irade ve ihtiyarını elinden almak bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          “Senin imanının derecesini ben bilirim.” demek bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          Haddini bilmemek, özel hayatları rencide etmek bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.
  •          Kâinatın Rabbi yerine bir insanı anmak, O’nun her bir esmasına bir zulümdür. Ve O’nun esması sonsuz olduğuna göre, sonsuz bir zulümdür. Sonsuz zulümler işleniyor bu gezegende.

*Mustafa Ulusoy'un Yakınlık isimli eserinden alınmıştır.


6.03.2014

Yalan söylemeyi hiç beceremem. Ne zaman yalan söylemeye kalksam elime yüzüme bulaştırır, söyleyemem. Belki de bu yüzden bana söylenen yalanları anlayamadım hiçbir zaman. Belki de en çok yalan söylemeyeceğini umduğum kişiler bana yalan söyleyince anlayamaz hale geldim.

Bu kadar da saf olunur mu diyorum çoğu kez kendime, olunuyormuş deyip susup kalıyorum. Şaşkınlık ve kırgınlıklarımı içime atıp kalbimin bir kez daha yalnızlaşmasına göz yumuyorum sadece.